Ölüsü Olan Bir Gün, Delisi Olan Her Gün Ağlar

Doç. Dr. Nagehan Cevher Binici

"Ölüsü olan bir gün, delisi olan her gün ağlar" atasözü,  ilk okunduğunda çok ağır bir cümle olarak yorumlansa da psikiyatrik rahatsızlığa sahip çocukları olan ebeveynlerin yaşadığı zorlukları çok net anlatıyor. Yaşantınızı şöyle bir düşünün ,bir arkadaşınızın çocuğu bedensel bir hastalığı olduğunda ya da kaza geçirdiğinde telefonla arar, hasta ziyaretine gidersiniz ‘’ bir şeye ihtiyacı olup olmadığını ‘’sorar destek olmaya çalışırsınız. Peki söz konusu olan psikiyatrik bir hastalık olduğunda ne yaparsınız? 

Çoğu zaman, bu aileler hastalıkları "görünmez" olduğu için daha açık anlatırsam bedensel rahatsızlıklar gibi gözle görülür ve anlaşılır olmadığından, insanlar çekingen davranır, ne söyleyeceklerini, ne yapacaklarını bilemezler. Oysa ki, bu aileler de en az diğerleri kadar desteğe ihtiyaç duyarlar. Ebeveynler, çocuklarının günlük zorluklarıyla başa çıkarken, çoğu zaman toplumun geri kalanından uzak ve anlaşılmamış hissederler. Böyle bir çocuğa ebeveynlik yapmak zaten zorlayıcıyken sosyal destek eksikliği, yalnızlıklarını daha da derinleştirir, yüklerini ağırlaştırır ve süreci daha da zorlaştırır.

Psikiyatrik hastalıklar çoğunlukla uzun sürelidir, bu aslında şu anlama geliyor;  Bu aileler  ‘’Uzun bir maraton koşuyorlar’’. Maraton koşmak için uzun süreli antrenmanlar yapmanız, ciddi bir dayanıklılığınızın ve kondisyonunuzun olması gerekiyor. İşte bu uzun maraton, ebeveynlerin sadece fiziksel ve zihinsel dayanıklılığını değil duygusal dayanıklılığını sınıyor. Bu süreçte evlilikler dağılabiliyor, iş hayatı sekteye uğrayabiliyor,  ebeveynlerde ruhsal ve bedensel hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Bu ister istemez bir kısır döngü oluşturuyor. Çünkü bizler klinisyen olarak biliyoruz ki bu çocukların tedavisinde anne babanın rolü yadsınamaz, onların katılımı çok önemli, onlar olmadan süreci yürütmek çok mümkün değil. Ebeveynlerin zorlukları arttığında ve baş edemez noktaya geldiklerinde çocukların belirtilerinin şiddetlendiğinde, ek şikayetlerin ortaya çıktığını biliyoruz.

O zaman ne yapmak lazım?

Psikiyatrik hastalıklara dair farkındalığı artırmak, toplumun bu konulara olan yaklaşımını değiştirebilir ve ön yargıları azaltabilir. Kendimce bu blog yazılarının bu sürece katkı sağlayacağını umuyorum. Dilimizde tüy bitene kadar, kalemimizde mürekkep bitine kadar anlatmaya devam…
Sizler neler yapabilirsiniz? Onların yalnız olmadığını hissettirebilir ve onları anlamaya çalışabilirsiniz. Destek sunmak için her zaman büyük adımlar atmanız gerekmez; bazen yalnızca bir dinleyici olmak, bir kahve içmek veya “nasılsınız?” diye sormak bile fark yaratabilir. Ne diyeceğinizi bilemesiniz de, yoğun duygular yaşasanız da fiziksel olarak yanlarında bulunabilirsiniz bazen bu bile yeterli olabilir. 

Bu çocukların ebeveynleri olarak sizler neler yapabilirsiniz?

İnsanın insana ihtiyacı var, o yüzden lütfen içinize dönüp kabuğunuzda kalmayın, güçlerinizi birleştirerek dayanışma içinde olmanız çok önemli. Ülkemizde her ne kadar psikiyatrik hastalıklarla ilgili dernekler çok aktif olmasa da, var olan dernekler size destek sunabilir. Bu dernekler, ebeveynler arasında iletişim kurulmasına, tecrübelerin paylaşılmasına ve toplumsal farkındalığın artmasına yardımcı olabilir. Yasal haklarınızı öğrenmek, çocuklarınızın tedavi sürecinde daha aktif rol almak ve kendinizi yalnız hissetmemek adına bu derneklerden faydalanabilirsiniz. Dayanışma, yalnız hissettiğiniz zamanlarda büyük bir fark yaratabilir.

Sevgiyle, sağlıkla kalın..

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Sayı Hissi

Sayı hissi, bir sayının büyüklüğünü, sayılar arasındaki ilişkileri ve matematiksel iş…

Devamını Oku
Diskalkuli

Diskalkuli belki de ilk defa duyduğunuz bu terim, matematik öğrenme güçlüğü olarak ta…

Devamını Oku
ozel-ogrenme-guclugu
Özel Öğrenme Güçlüğü: Bir Farklılık Durumu

Öğrenme, insan için çok önemli bir beceridir ve öğrenme serüveni doğumla başlar, yaşa…

Devamını Oku